28 Şubat 2013 Perşembe

Kolaysa sen unut

 Hani biri çıkar karşına, tanırsın. Tanıdıkça seversin, sevdikçe bağlanırsın. Bağlandıkça, özlersin.. Onu daha önce tanımadığın için içten içe lanet edersin kendine. Kimseye hissetmediğin duyguları ona hissedersin, kimseyle yaşamadıklarını onunla yaşarsın. O senin ”ilkin” olur. O “ilk” çünkü, herkesten farklı. Zamanla beraber bir şeyler yaşarsınız. Asla silinmeyecek, unutulmayacak anılar. Zamanla daha çok seversin. Hani her karşına çıkışında yeniden doğmuş gibi hissettirir. Zamanla daha çok bağlanırsın. Her saniye içten içe onu kaybetme duygusuyla yaşarsın. Ve zamanla kaybedersin… Her gün biraz daha kaybedersin, kaybettikçe acır canın… Aklına gelir bir anda. Gözün dolar tutamazsın kendini, burnunun direği sızlar kokusu aklına geldikçe. Hani “hiç mi sevmedi lan.” diye düşünür adeta kendini suçlarsın. Zamanla daha çok özlersin. Yaşadıklarınız aklına geldikçe kalbin sıkışır. Birbirinizi silebilirsin, peki o anılar?
     Zor, çok zor. Unutmak olur iş mi? O kadar anılar yaşıyorsun ve acı çekmemek için unutmak zorundasın. Ama sonra hiçbir şey yaşamamış gibi mi davranıcaksın? İstesende unutamazsın. Tam unutucakken tekrar çıkar karşına, tekrar bağlar kendisine ve tekrar piç gibi ortada bırakır. İçin kanaya kanaya vazgeçmek zorunda kalırsın. Hani olur da gelir diye bir gün, her zaman beklersin onu göz yaşlarınla… Yorgun, bitkin ve kırgın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder