29 Mart 2013 Cuma

Tavan olmuş götlerinizi biraz indirmeyi deneseniz ne olurdu sanki?

 Öyle bir yazasım var ki anlatamam. Ama tüm her şeyi yazarsam anlatmaya başlarsam susamayacağımı biliyorum çünkü, o yüzden yazmıyorum. Ya bıktım ne biliyim hayattan bıktım, yaşamaktan bıktım, çevremden bıktım, okulumdan bıktım, oturduğum yerden bıktım, ailemden bıktım. Her şey aynı her şey sıkıcı. Hayatımda ki her şeyin her olayın üst üste gelmesinden nefret ediyorum. Kazık yemekten yoruldum, çevremde hep güvendiğim insanlardan defalarca kazık yemek çok yordu beni. "O yapmaz" dediğim herkes beni üzecek şeyler yaptı mutlaka.
 Bilmiyorum artık ne biliyim çevremde beni gerçekten sevecek, bana ciddi anlamda değer verecek, benim üzülmemi istemeyen, güvenilir insanlar istiyorum. Ben herkesin yanında gerektiğinden fazla olduğumda onlar benim kötü günümde yanımda olmuyorlar, bıktım artık. Birilerine hak ettiklerinden daha fazla değer vermekten bıktım. Daha fazla değer verdikçe götleri kalkıyor çünkü, sonra da indiremiyorsun.

27 Mart 2013 Çarşamba

İnsan istiyor be!

Insan hep guvenebilecegi birini istiyor yaninda, hep ona sahip cikabilecek, her cilginligi onunla yapabilecek, sadece ona ait olacak birini istiyor yaninda.

26 Mart 2013 Salı

ağlıyorum

   Aklıma yine geldin, aklıma seni getiren her şey hala olduğu gibi yerinde. Ve inanır mısın artık aklıma geldiğinde canımın acımasını istemiyorum, en önemlisi aklıma gelmeni istemiyorum. Ama hayatımda o kadar derin izler bıraktın ki, hayatımın her yerinde her saniyesinde. Mesela en çok saçlarımı severdin "sarı" derdin bana saçlarımı topluyordum aklıma geldin, annem midye almış gelirken midyeyi çok severdin hem de birayla. Cem Adrian'ı sevmezdin nedense ve şuan Cem Adrian dinliyorum, telefonumda bizi çizdiğin resim hala var resimlere bakarken o çıktı karşıma duraksadım böyle. Joker'in yaşamak öldürür şarkısını ezberledim sayende, çok severdin hatta bi sözü yazmıştın twittera "hayatını verdiğin en değerli varlık bile taş atar." aynen öyle. Kardeşimi çok severdin hep bana "ben Ayşenaz'la evlenicem seni aldatıcam." derdin sinirlenirdim sonra gönlümü alırdın. Bana Zeki Müren'in elbet bir gün buluşacağız şarkısını en güzel sen söylerdin. Sesini çok severdim bir de gözlerini büyüktüler aynı karikatürdekiler gibi. Sigara içmenden nefret ederdim, bırakıcağına söz vermiştin, bıraktın mı bilmiyorum haberim bile yok. Bana kızdığın zaman çok bağırırdın her defasında "siktir git." derdin, sonra ağlardım çok ağlardım özür dilerdin inat yapardım ama en sonunda yine dayanamazdım affederdim. Ayrıldığımız zamanları hatırlıyorum ağlamaktan uyuyamazdım, sen de içip içip beni arardın mesajlar atardın "benimsin Sinem benimsin özür dilerim barışalım" diye, o kadar masumluklar yapardın ki küs kalmaya dayanamazdım. Erkeklerle samimi olmazdım seninleyken, samimi olsam hepsine ana avrat söverdin veya tehdit ederdin çünkü. Hatırlar mısın bilmem, abimle konuşmuştun bir keresinde, efendi biri gibi davranmıştın ama sen ve efendilik???? Çok uzak kavramlar.
  Ağlıyorum çok ağlıyorum. Yaşanmışlara ağlıyorum, yaşayamadıklarımıza ağlıyorum, anılarımıza ağlıyorum, biz olamadık diye ağlıyorum, her fırsatta başkalarıyla olmana ağlıyorum, beni hiç özlemiyor olmana ağlıyorum, bensiz mutlu olduğuna ağlıyorum, aklıma gelmene ağlıyorum, aklımdan çıkamamana ağlıyorum, hayatımda derin izler bırakmana ağlıyorum, seni özlediğime ağlıyorum. Ağlıyorum çünkü canım fazlasıyla yanıyor, dayanamıyorum artık.

24 Mart 2013 Pazar

Abimin YGS ile imtihanı.

     Eveeet bu gün canımı verebileceğim insan sevgili abiciğim YGS'ye giriyo. Sınava gireli şuanda 28 dakika oldu evet. Aslında geçen sene sınava girmesi gerekiyordu ama lise 2de kalmıştı o yüzden ilk defa bu heyecanı yaşıyor. Ya kıyamam yaaaaaa nasıl stresli,nasıl heyecanlı,nasıl yapamam korkusuyla geçirdi şu son 2 günü. Ama inanıyorum benim abim bu, benim abim yapar,benim abim başarır. Yapmak zorunda yani bizim için değil kendisi için. Dün ailecek yemeğe çıktık abimi sınavdan önce bi mutlu edelim,sınava motive edelim diye. Yedi de yediiiii mubarek. Bu günde sınava girmeden önce bir sürü fındık,ceviz,çikolata Allah ne verdiyse annem abimin ağzına tıkıştırdı hepsini. "İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü"nde girdi sınava. Ailecek abimle beraber gittik ve aman Allahım ne kadar kalabalık öyleee, insanlar iç içeee inanılmaz bi heyecan var herkeste. Abimden çok ben heyecanlandım resmen. Sınava girecek gençlerin aileleri sınava girecek gençlerden daha heyecanlı. Ağlayanı mı dersin, terden geçilmeyeni mi dersin, çocuklarına nasihatlar vereni mi dersin, bayılanı mı dersin vallaha orda ki atmosferde geberir gider insan. Ve abimi sınava gönderdik sarıldım böyle abime sıkı sıkı "yapıcaksın sen yaparsın, sen benim abimsin ve senin yapamayacağın hiçbir şey yok." dedim, annemle babamda sarıldı abime ve girdi içeri..
    Şuan sınavda ve kim bilir hangi soruyu çözüyordur benim prensim. Kim bilir nasıl stres yapıyodur, stresten heyecandan bayılmazsa iyi. Çok iyi ve güzel hedefleri var abimin, inşallah hepsini gerçekleştirir benim abim. İnşallah yapıcak, inşallah. Onu çooooook seviyorum.

20 Mart 2013 Çarşamba

AGA BU NEDİR?!

    Bazı insanlara hiç hak etmeyecekleri kadar fazla değer veriyorum sonra da üzülen ben oluyorum. Herkese kolay kolay güveniyorum, bi de kendimi sinsi sanardım safım lan ben adghfdhdgfj. Herkese dostça yaklaşıyorum onlarında bana öyle yaklaştıklarını sanıyorum ama sonra bi bakıyorum hep ihanet hep ihanet biride çıkıp demiyor ki AGA BU NEDİR? Bir de o kadar masum yaklaşıyolar ki sanırısın bir tweetyler ama içlerinde aslında olan Tazmanya Canavarı resmen. Hani diyorum ben size naptımda yüzüme gülüp arkamdan iş çeviriyorsunuz? Hayır yani kıskançlıktan mı diyecem ama kıskanılcak bir yanımda yok, olsa hadi neyse. Bari yüzüme gülüp arkamdan iş çevirmeyin koduklarım, nasılsanız öyle olun. Kendiniz olun,dobra olmayın,yapmacık olmayın ağzınıza kürekle vurasım geliyor çünkü.

14 Mart 2013 Perşembe

Bu işler böyle.

   Şimdi şöyle bir gerçek var kimse sana benim baktığım gibi bakamayacak, kimse sana benim sarıldığım gibi sarılamayacak, kimse seni benim sevdiğim gibi sevemeyecek, kimse seni benim özlediğim gibi özleyemeyecek, kimse bağlanamıcak sana benim gibi, kimse sana trip atarken "hııı tamam" diyemeyecek benim dediğim gibi, kimse benim seni öptüğüm gibi öpemeyecek seni, kimse gülemeyecek sana benim güldüğüm gibi.
   Ve şöyle bir gerçek var ki kimse sevemeyecek beni senin sevdiğin gibi. Kimse sahiplenemicek beni senin sahiplendiğin gibi, kimse kıskanamıcak beni senin kıskandığın gibi, kimse karışamıcak bana senin karıştığın gibi. Çünkü sen ve ben "biz"dik ve bi şeyler yaşadık acısıyla tatlısıyla.
   Ve sen her defasında beni mutlu ettiğin gibi üzdünde. Ve sen her defasında erkeklerden sadece abime güvenebileceğimi başka kimseye güvenemeyeceğimi bir kez daha hatırlattın bana. Ve sen her şeyi bu kadar kolayca silip atabildin, ve sen her defasında beni umursamadın, fikirlerime önem vermedin, benim ne hissettiğimi umursamadın. Ağlıyor muydum? Gülüyor muydum? Kimleydim? Kimindim? "Biz" bittikten sonra bu soruların cevapları hiç umurunda olmadı. Ama her defasında üzülen ben oldum,ağlayan ben oldum, en çok değer veren ben oldum, en çok seven ben oldum. Çünkü bu işler böyle hep bi taraf daha fazla sever ve daha fazla acı çeker.

13 Mart 2013 Çarşamba

Her gün ölen umutlar

  Sonra biri geliyor hayatına, herşeyin karaya çaldığı anda yanına gelip ışığın oluyor senin. Yüzün gülüyor adeta. Ona alışmaya başlıyorsun. Daha fazla konuşuyorsunuz,daha çok sevgi dolu cümleler sarf ediyorsunuz birbirinize. Midende ki bu kasılmaya anlam veremiyorsun. Gaz sıkışması falan değil bu sen aşık olmuşsun anlasana.
 Karşından her defasında geçtiğinde gözlerini ondan alamaman aşık olduğunun en büyük kanıtı değil de nedir? Korkuyorsun aslında. Ya bırakıp giderse diye korkuyorsun. Çünkü her defasında yıkılan sen oldun. Yalnızlıkla yaşamak zordur bunu en iyi sen biliyorsun zaten. Sonra başını onun omuzuna yaslıyorsun dünyanın en güvenli yeriymiş gibi benimsiyorsun. Aklın başka yerde,kalbin hızlı çarpıyor,midende ki kelebekler hala canlı...
 Ona sarılmak ise tüm üzüntülerini unutmana yetiyor. Bu dünyada başına gelen en anlamlı şey. Onun sevgisiyle hayata yeniden bağlanıyorsun. Hiç olmadığın kadar rahat ve mutlu oluyorsun. Hayat gözüne çok farklı görünüyor, bunca zamandır niye böyle değildim diye sayıklıyorsun. Fotoğraf karelerinde artık yüzün gülüyor. Sanki sana yaşaman için sebep verilmiş gibi.
 Gülümsemesini hiç unutamıyorsun mesela. Sana ilk gülümsediği günü hatırlıyor musun? Unutman mümkün değil. Şüphesiz o gece mutlu bir şekilde girdin yatağa. Annen bu duruma sevinmişti uzun zamandır seni mutlu göremiyordu zaten. Yemeden içmeden kesildiğin günleri hatırlasana, kadın perişan olmuştu. Şimdi çok seviniyor çünkü seni böyle mutlu görmemişti.
 Beraber çok şey yaşadınız. Sahilde el ele yürümek, ona doyasıya hissetmek sana mutluluk veriyordu. En sevdiğin rengin mavi olduğunu bildiği için sana baloncudan mavi balon almıştı bir gün. Çocuklar gibi sevinmiştin, bütün bunların rüya olduğunu düşünüyordun ara sıra.
 Artık sabahları mutlu bir şekilde uyanıyorsun çünkü sana "günaydın sevgilim." diye mesajlar atıyor. Güneş her gün ayrı bir güzel görünüyor, kuşlar onu sevdiğini söylüyor sanki. Şimdi ki ilkbahar senin için ayrı bir anlamlı.
 Sonra bir gün aniden başkasını sevdiğini ayrılmak istediğini söylüyor, dünyan başına yıkılıyor. İlk kabullenmek istemiyorsun ama terk edilmek senin kaderinde var anlasana.
 Gururun artık senin en güçlü parçan haline geliyor. Ağlamamak için zor tutuyorsun kendini ama yapamıyorsun dayanamıyorsun. Oysa o ağlamana kıyamazdı hatırlasana. Onu kaybetmek sana acı verdi.
 O artık başkasıyla beraber artık, sense yapayalnızsın. Annen yine ağlamaklı bir tavır takınıyor, baban haline üzülüyor ama belli etmiyor. Yastığın yine sırıl sıklam olmuş ağlamaktan, yemek yiyemiyorsun hayat yine anlamsızlaştı.
 Sürekli birileri arıyor nasılsın diye. Onlara kötüyümde diyemiyorsun "iyiyim." diye geçiştiriyorsun. Aslında hiç iyi değilsin ve her geçen gün daha da kötüleşiyorsun.
 Mutlu olduğun günlerden geriye ne kaldı? Beraber dinlenilen müzikler,geçilen yollar, sevgi dolu hatıralar... Boşlukta durmak hiçte iyi değil. Ona benzeyen birini görünce kötü oluyorsun, yada onun gibi gülen birini görünce nefes alamıyorsun. Kimse sana onun gibi güzel bakamayacak.
 Al işte içindeki boşluklara bir boşluk daha ekledin. Bütün bunları taşımak sana ağır gelmiyor mu? Niye sürekli canın yanıyor? Bu soruyu cevaplayamadın hiç bir zaman. Susmayı tercih ettin, hep susardın zaten.
 Böyle oldu diye kendini suçlama sakın. Belki seni senden daha çok seven biriyle karşılaşacaksın bir gün. Daha mutlu olucaksın. Ağlamaya ve çevrende ki insanlı üzmekten vazgeç artık. İnsanlardan uzaklaşma sakın, bu seni mutlu etmez.
 İçinde her gün ölen umutlar var. Herkesin öyle, sadece mutsuz olan sen değilsin. Herkesin mutlu olduğu bir dünya da yok zaten. Belki bir gün her şey düzelecek ama kalbindeki boşluklar hep yakacak canını. Birinin ellerini ısıtmasını isteyeceksin hep ama unuttuğun bir şey var; senin ellerin soğuk ve yağmurlu.

9 Mart 2013 Cumartesi

kızlarda küfür

Ayyy aman efeniiim neymiş "Erkek gibi küfür eden kızlar çok itici." lan öküz gerizekalı salak. Küfür eden insanın itici olması söz konusu bile olamaz, küfür eden insan samimidir içtendir. Tabi ki küfürün yeri ve zamanı var, durup durup küfür etmek tabi ki yanlış ama beyler yani kusura bakmayında siz bizim hayatımızı sikerken küfür etmemiz gayet normal bence. Ayrıca hem küfür etmek reflekslede olabiliyor, ayrıca insanı rahatlatıyor yani. Bi de göt oğlanları çıkmış "küfür eden kız çok itici yha.s.s.s." diyo siktir git mala bak koduğumun salağı. Normalde böyle şeyleri pek kafaya takmazdım ama bu sözü çok sinir olduğum bi erkekten duyunca benim şarteller attıı tabi, atıncada yazıyım bari içimde kalmasın dedim. Çokta iyi ettim oh mis. Tüm küfürler girsin sana bebeğim öptüüüüüüüüüm.

yapmayın beee canımlar

Anlayamadığım şey acaba bir filmin devamı getirildiğinde "bokunu çıkarmak"  denilen şeyin sadece Türk'lere özgü bir şey olduğu. Öyle mi yani? Acaba??? Tamam bi film giriyo vizyona, izliyoruz gülüyoruz ağlıyoruz etkileniyoruz falan tamam buraya kadar her şey harika, beğeniyoruz da o filmi. Ama filmi seri haline getirdikleri zaman devamı gelince sadece "bokum" gibi oluyolar açıkca söyleyeyim. Tabi bu her film serisi için değil yani. Bazı film serileri oluyor gerçekten başarılı ve etkileyici oluyor. Ama pek fazla öyle bir şey göremedim açıkcası. Canım benim sen o güzelim filmin devamını getirerek iyice boka bulayıp değiştirip saçmalayıp ne yapmaya çalışıyorsun yani hııı??? Açıkcası benim görüşüm bu, Türkiye'de henüz harika bir film serisine rastlayamadım. Ama hiç bir şeye değişmeyeceğim seride; HARRY POTTER.

2 Mart 2013 Cumartesi

"kardeş" dedik "kalleş" çıktı.

Bana dostluktan bahsetmesin kimse. Kardeşim kardeşim deyip, ne kalleşlikler gördüm ben. Dostluk nedir bilir misiniz? Hiç bir çılgınlıktan korkmadan her şeyi kardeşinle paylaşmaktır. Aynı bardaktan hiç düşünmeden ve iğrenmeden su içmektir. Dostluk dara düştüğünde kimseden korkmadan "o benim kardeşim ona bir şey yapan karşısında beni bulur." diyebilmektir. Hem kötü gününde, hem iyi gününde yanında olabilmektir. Yeri geldiğinde karışıp kızmaktır. Her şeyi anlatmaktır ona. Bazen başkalarından kıskanabilmektir. Ama yok öyle bir şey. Ben ne kardeş olan kalleşler gördüm. Her çılgınlıkta yarı yolda bırakıp, önüne aynı bardak geldiğinde "ııy iğrenirim" diyen. Sadece işi düşünce arayıp soran, mevzu olduğunda sözde ben buradayım diyip hemen kaçan. Sadece iyi gününde yanında olup kötü gününü boşveren, bencillik yapan, bir şeyi anlattığında her şeyini yayan. Eski sevgilinle çıkan kalleşler gördüm. Kardeş, dostluk kelimesini kirletmeyin. Bana kardeşlikten bahsetmeyin!

bir bakmışsın...

Sonra bi bakıyorsun gördüğünde kalbinin deli gibi atmasını sağlayan, midende kelebeklerin uçuşmasına, ağzının kulaklarına varmasına, gözlerinin içinin gülmesine yol açan, en sevdiğin adam ; sol tarafında kocaman bir boşluğun olmasını, yüzünü her gördüğünde gözlerinin dolmasını sağlayan, boş anında midene sağlam bir yumruk yemişsin gibi hissettiren, en büyük düşmanın oluvermiş. Ve sen tüm bu acıları yaşamamış olmak adına, onun hiç varolmamış olmasını diler olmuşsun

Gel ve bu sefer sakın gitme.

Sana anlatmam gereken şeyler var. Biraz daha içimde tutarsam param parça olacağım şeyler var. Nefes almamı zorlaştıran şeyler.
Ben seni özlemekten,beklemekten,sevmekten hiç vazgeçmedim. Gerçekten. Bekliyorum hala,belki de korkuyorum ben vazgeçtikten sonra gelirsin de,beni bıraktığın yerde bulamazsın diye.. Bekliyorum, olur da sende özlersin diye.
Aslında kimse için savaşacak gücüm yok. Artık kendimi kurtaracak kadar bile gücüm yok. Dışarıdan her şey yolundaymış gibi gösterip,sabahlara kadar acıdan kıvranmak yorucu. Onca insanın varlığı, senin yokluğunu giderememesi; içimdeki yerinin en büyük göstergesi olmalı.
Ben hep sana geldim. Hep kendimden önce seni düşündüm. Bende açtığın yaraları umursamadan, senin yaralarını sardım hep. Sorun değil inan. Kanasın o yaralar, acısın canım. Sen yanımda oldunktan sonra inan hissetmem hiç birini. Ama sen de yoksan, inan baş etmesi zor. Yalvarırım gel. Biraz gülüşün,biraz kokun,biraz sesin,biraz tenin... Çok değil, biraz sensin istediğim.
İçimi kanata kanata da olsa gel. Sen varken tüm dünyayı karşıma alabilirken, yokluğunda tüm dünya bana karşıymış gibi geliyor. Ne olur gel, geçmiyor bu acı. Gel dindir ne olur. Gel ve bu sefer sakın gitme.

sen ve kuyruk acın

Bi zamanlar bişeyler yaşadığım insanın şimdi arkamdan neler dediğini öğrendim. Ve öğrenmekle beraber nefretim oluştu ona karşı. Hayır tek bu sözüm onun için değil tüm erkekler için. Nasıl önceden sevdiğin, bir şeyler yaşadığın kızın-kadının arkasından salak salak şeyler söyleyebiliyorsun? Madem böyle düşünüyordun niye çıktın bişeyler yaşadın o zaman? Olum salak mısın sen gerizekalı? Gerçi sormam bile hata da neyse.. Bak tatlım sana şöyle bir açıklamada bulunayım; arkamdan mal mal şeyler söylemen senin sadece kuyruk acının belirtisi. Ve inanır mısın umurumda bile değil söylediklerin. Ama biliyorum pişman olucaksın ve geri dönmek isteyeceksin adım gibi eminim, zaten yapmadığın şey değil. Ama bak bakalım bundan sonra yanında ben olacak mıyım. :))

1 Mart 2013 Cuma

Unutulmuyor

Açıkca söylemek gerekirse ben sana çok alışmıştım. Gereğinden fazla alışmıştım, gereğinden fazla bağlanmıştım. Belki bu yüzden çok acıdı canım. Seni kaybetmenin zorluğunu her defasında yaşadım, ama bi bu acıya alışamadım. Öylesine özlüyorum ki, her kapıdan sen çıkıcakmışsın gibi geliyor. Sokaklardan çıkıp bağırıcakmışsın gibi geliyor, her mesajı sen atmışsın gibi geliyor, her yerden sen geçmişsin gibi geliyor. Deniyorum defalarca deniyorum. "Hadi bu sefer bitti, gerçekten bitti." diyorum, anca söylememle kalıyorum. Kafamdan silip atamıyorum, kalbimden sökemiyorum, eyleme geçiremiyorum. Aklına her geldiğinde canın yanmıyorsa, bi şarkı çaldığında gözün dolmuyorsa, bi şiir okuduğunda aklına o gelmiyorsa, bi sokaktan geçtiğinde "aa buradan da beraber geçmiştik" demiyorsan bitmiş demektir. Ama bitmiyo, gitmiyo, unutulmuyo, geçmiyo.

özgüvene baaakk!

Hiç bi zaman kendini övmeye bayılan egosu Nicki Minaj'ın götünden büyük insanlardan olmadım. Ne biliyim bi insanın kendisini övmesi oldukça saçma geliyor. Hani yani özgüvene bak. Herkesin bi kusuru varken sen niye hala kendini bu kadar övme çabalarındasın? "Ayyyy benim buram çokzeeel, ayy şuram çok seksiii" demekten ne zevk alıyosun merak etmiyor değilim açıkcası. Ayrıca senin yaşadığın kafayıda yaşamak istiyorum bebeğim. Bu tiple bu ego sana fazla canım öptüm :*