13 Mart 2013 Çarşamba

Her gün ölen umutlar

  Sonra biri geliyor hayatına, herşeyin karaya çaldığı anda yanına gelip ışığın oluyor senin. Yüzün gülüyor adeta. Ona alışmaya başlıyorsun. Daha fazla konuşuyorsunuz,daha çok sevgi dolu cümleler sarf ediyorsunuz birbirinize. Midende ki bu kasılmaya anlam veremiyorsun. Gaz sıkışması falan değil bu sen aşık olmuşsun anlasana.
 Karşından her defasında geçtiğinde gözlerini ondan alamaman aşık olduğunun en büyük kanıtı değil de nedir? Korkuyorsun aslında. Ya bırakıp giderse diye korkuyorsun. Çünkü her defasında yıkılan sen oldun. Yalnızlıkla yaşamak zordur bunu en iyi sen biliyorsun zaten. Sonra başını onun omuzuna yaslıyorsun dünyanın en güvenli yeriymiş gibi benimsiyorsun. Aklın başka yerde,kalbin hızlı çarpıyor,midende ki kelebekler hala canlı...
 Ona sarılmak ise tüm üzüntülerini unutmana yetiyor. Bu dünyada başına gelen en anlamlı şey. Onun sevgisiyle hayata yeniden bağlanıyorsun. Hiç olmadığın kadar rahat ve mutlu oluyorsun. Hayat gözüne çok farklı görünüyor, bunca zamandır niye böyle değildim diye sayıklıyorsun. Fotoğraf karelerinde artık yüzün gülüyor. Sanki sana yaşaman için sebep verilmiş gibi.
 Gülümsemesini hiç unutamıyorsun mesela. Sana ilk gülümsediği günü hatırlıyor musun? Unutman mümkün değil. Şüphesiz o gece mutlu bir şekilde girdin yatağa. Annen bu duruma sevinmişti uzun zamandır seni mutlu göremiyordu zaten. Yemeden içmeden kesildiğin günleri hatırlasana, kadın perişan olmuştu. Şimdi çok seviniyor çünkü seni böyle mutlu görmemişti.
 Beraber çok şey yaşadınız. Sahilde el ele yürümek, ona doyasıya hissetmek sana mutluluk veriyordu. En sevdiğin rengin mavi olduğunu bildiği için sana baloncudan mavi balon almıştı bir gün. Çocuklar gibi sevinmiştin, bütün bunların rüya olduğunu düşünüyordun ara sıra.
 Artık sabahları mutlu bir şekilde uyanıyorsun çünkü sana "günaydın sevgilim." diye mesajlar atıyor. Güneş her gün ayrı bir güzel görünüyor, kuşlar onu sevdiğini söylüyor sanki. Şimdi ki ilkbahar senin için ayrı bir anlamlı.
 Sonra bir gün aniden başkasını sevdiğini ayrılmak istediğini söylüyor, dünyan başına yıkılıyor. İlk kabullenmek istemiyorsun ama terk edilmek senin kaderinde var anlasana.
 Gururun artık senin en güçlü parçan haline geliyor. Ağlamamak için zor tutuyorsun kendini ama yapamıyorsun dayanamıyorsun. Oysa o ağlamana kıyamazdı hatırlasana. Onu kaybetmek sana acı verdi.
 O artık başkasıyla beraber artık, sense yapayalnızsın. Annen yine ağlamaklı bir tavır takınıyor, baban haline üzülüyor ama belli etmiyor. Yastığın yine sırıl sıklam olmuş ağlamaktan, yemek yiyemiyorsun hayat yine anlamsızlaştı.
 Sürekli birileri arıyor nasılsın diye. Onlara kötüyümde diyemiyorsun "iyiyim." diye geçiştiriyorsun. Aslında hiç iyi değilsin ve her geçen gün daha da kötüleşiyorsun.
 Mutlu olduğun günlerden geriye ne kaldı? Beraber dinlenilen müzikler,geçilen yollar, sevgi dolu hatıralar... Boşlukta durmak hiçte iyi değil. Ona benzeyen birini görünce kötü oluyorsun, yada onun gibi gülen birini görünce nefes alamıyorsun. Kimse sana onun gibi güzel bakamayacak.
 Al işte içindeki boşluklara bir boşluk daha ekledin. Bütün bunları taşımak sana ağır gelmiyor mu? Niye sürekli canın yanıyor? Bu soruyu cevaplayamadın hiç bir zaman. Susmayı tercih ettin, hep susardın zaten.
 Böyle oldu diye kendini suçlama sakın. Belki seni senden daha çok seven biriyle karşılaşacaksın bir gün. Daha mutlu olucaksın. Ağlamaya ve çevrende ki insanlı üzmekten vazgeç artık. İnsanlardan uzaklaşma sakın, bu seni mutlu etmez.
 İçinde her gün ölen umutlar var. Herkesin öyle, sadece mutsuz olan sen değilsin. Herkesin mutlu olduğu bir dünya da yok zaten. Belki bir gün her şey düzelecek ama kalbindeki boşluklar hep yakacak canını. Birinin ellerini ısıtmasını isteyeceksin hep ama unuttuğun bir şey var; senin ellerin soğuk ve yağmurlu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder